Bumerang
23 Ocak 2016 Cumartesi
Tekrar Merhaba
Uzun zamandır yazamadım. Ne zaman bir konu hakkında yazmak istesem moral bozucu olaylar şevkimi kaçırdı. Paris'te muhteşem bir tatil yaptık dönüşte yazayım dedim 1 hafta sonra bombalar patladı, sphero aldım videosunu koyayım kullanımı ile bilgi vereyim dedim, memlekette olaylar oldu vs. vs. Biraz depresif biraz yılgın yazmak yerine beklemeyi tercih ettim. Sanmayın ki bırakıp gittim. En kısa zamanda inşallah döneceğim. Sevgiler Başak
29 Ekim 2015 Perşembe
3 Eylül 2015 Perşembe
Nike Run 2015
Merhaba, bugün sizlere yakında gerçekleşecek Nike Run 2015 etkinliğinden bahsetmek istiyorum. Nike Run 2013 ve 2014 etkinliklerine eşimle beraber katılmıştık. Dileyenler 2014 yazımı buradan okuyabilirler.
Nike Run İstanbul her sene düzenlenen Nike sponsorluğunda güzel bir etkinlik. İki senedir Anadolu yakasında düzenlenen etkinlik, 2014 de Anadolu ve Avrupa yakalarının yarıştırılması sonucu olarak bu yıl kazanan tarafta yani, Avrupa yakasında gerçekleşecek. Katılım ve daha çok bilgi için tıklayın
Geçen sen 7 km olan koşu bu sene 10 km ve Karaköy'den başlayacak. Eminim yine güzel bir etkinlik olacak ama maalesef bu sene biz katılamıyoruz. Seneye kısmetse oradayız. Avrupa yakası kusura bakmasın ama umarım bu sene Anadolu yakası kazanır.
Katılımcılara şimdiden başarılar diliyorum. Bir de ricam var, lütfen dağıtılan kağıt havluları ve pet şişeleri etrafa saçmayınız.
Sevgiler Başak
30 Temmuz 2015 Perşembe
Apple Watch unboxing ve inceleme
Herkese merhaba, uzun zaman oldu biliyorum ama ancak vakit bulabildim. Yeni eve taşınma, tatil vs. bir araya gelince Haziran başından beri kullandığım ama bir türlü yazıya aktaramadığım Apple Watch hakkındaki yazım da bugüne kaldı.
Herkesin uzun süredir merakla beklediği Apple Watch artık piyasada, hatta yarın da Türkiye'de satışa çıkıyor. Unboxing ve kullanım hakkında bilgi vereceğim ama teknik detaylar için lütfen Apple'ın internet sayfasına bakın. Ben yalnızca kendi kullandığım modelle ilgili detaylar vermeye çalışacağım.
Gelelim, alım ve kullanım bilgilerine;
Apple Watch’u heyecan ve merakla bekledik ve Dünya’da kısıtlı sayıdaki ülkede online satışının başladığı gün ve saatte Apple Online Store’dan hemen sipariş verdik. Satışların başlaması ile 10-15 dakika içinde teslimatlar 4-6 haftaya kadar uzamıştı bile. Eşim için beyaz kayışlı 42 mm ve benim için pembe kayışlı 38 mm Apple Watch Sport sipariş ettik.
25 Mayıs’ta yurt dışında belirlediğimiz adrese teslim edildi. 8 Haziran’da da elimize ulaştı.
Şık ambalajlı kutuları açtığımızda gerçekten Apple kalitesine yakışır saatlerle karşılaştık. Malzeme kalitesi, büyüklükler tam da istediğimiz gibiydi.
Apple Watch sağlam ve şık bir paket ile elinize ulaşıyor
Paketin içinden saatin muhafaza edilebileceği şık bir kutu daha çıkıyor
Nabız, hareket vs. algılandığı sensörler saatin arkasında bulunuyor
Uygulama yerleşimini istediğiniz şekilde yapabiliyorsunuz
Bileğim oldukça ince olmasına rağmen 38 mm benim için çok ideal.
Eşimde de 42 mm çok iyi durdu. Youtube ve internetteki görüntülerinde daha büyük görünüyorlardı ancak boyutlar oldukça başarılı. 2 adet almamızın nedeni, ailecek teknolojiye ve Apple ürünlerine olan ilgimiz ve saat üzerinden haberleşebilme deneyimini paylaşabilmekti. Fitness takip özellikleri de başlı başına bir neden sayılabilir.
Iphone 6’larımızla Apple watch’ları eşleştirme işlemini de kısa sürede ve kolaylıkla tamamladıktan sonra kullanmaya başladık. Apple watch ilk açılışda, Watch OS 1.0 ile geliyor, biz o tarihe kadar çıkan yeni versiyon olan 1.0.1e güncelledik. Watch OS2.0’ın da Eylül’de geleceği açıklandı. Güzel ve yararlı pek çok özellik eklenecek. Özellikle uygulamalar artık doğrudan Apple Watch üzerinden çalışabileceği için 3. Party uygulamalarının oldukça gecikmeli açılması sorunu çözülecek gibi görünüyor. Ayrıca artık e-maillere ve what’s app mesajlarına da Apple Watch üzerinden cevap yazabileceğiz.
Apple watch ile telefon görüşmesini başarılı bulduk. Ipad üzerinden telefon görüşmesi yapmak gibi diyebiliriz. Tabi çok daha havalı ve pratik. Türkiyede henüz kimsede olmadığından insan konuşurken kendini 007 James Bond gibi hissediyor. Benim korkum, sesin direk gelecek olması ve karşımda konuşanı herkesin duyabileceği endişesi idi. Ama saatte sesi kısma özelliği var ve konuşurken bir sorunla karşılaşmıyorsunuz. Elbette Türk usulü saatlerce konuşmaya uygun değil. Zaten şarjı çabuk bitiyor. Ama kısa cevaplamalar için telefonunuzu çantanızdan çıkarmadan cevaplama yapabilmek kadar rahatı da yok. Mesaj, e-mail, çağrı, hatırlatma, alarm gibi özellikleri telefonu elinize almadan görebiliyorsunuz. Siri de Türkçeyi çok iyi anlıyor ve mesaj uygulamasında dikte özelliği ile cevap yazabiliyoruz. Pek çok iphone uygulaması Apple Watch için de arayüz geliştirmiş durumda ama belirttiğim gibi Apple uygulamaları dışındakiler şimdilik biraz geç açılıyor.
İletişimde de yeni bir boyut sağlamış Apple, saat üzerine parmağınızla yaptığınız çizimi, yine parmakla uygulanan bir ritmi, o anki nabzınızı bir diğer kullanıcı ile paylaşabiliyorsunuz. Örneğin, kalp resmi çizerek veya iki parmağınızı basılı tutarak o anki nabzınızı sevdiklerinizle paylaşabilir, acil durumda parmağınızın vuruşuyla SOS gönderebilirsiniz. Tabi bu uygulamaları ancak diğer Apple Watch kullanıcılarıyla paylaşabiliyorsunuz.
sevdiklerinize kısaca seni seviyorum,
akşama yemek yok Pizza mı yesek diye mesaj gönderebiliyorsunuz
bunları da istediğiniz renkte yazabiliyorsunuz
Apple Watch, kendi zevkinize göre kişiselleştirebileceğiniz güzel bir saat olmasının yanı sıra başarılı bir Fitness koçu. Zaman, nabız, km, kalori gibi ölçümlerini koşu bandı üzerindeki ölçümlerle karşılaştırdığımda da oldukça başarılı buldum. Çok oturduğunuzda sizi ayağa kalkmak için uyaran, günlük hareket limitinizi geçtiğinizde sizi madalyalarla ödüllendiren bir koç....
tüm uygulamaları, telefon üzerinden ayarlayabiliyorsunuz
Bütün bu uygulamaların yanı sıra, onlarca değişik saat ekranıyla, bir saatle bir çok saate sahip oluyorsunuz. Nasıl mı?
Hareketli kelebekler
Saniyelerde ayağını oynatan Mickey Mouse
Kronograf
Solar
Astronomi
Ve daha bir çok saat ekranına sahipsiniz. Ancak uyarayım hareketli arayüzler oldukça fazla şarj yiyor.
Tabiki, pil ömrü için de pek çok yorum yapıldı. 2 aylık kullanıcılar olarak pil ömrünün günlük kullanım için yeteri olduğunu söyleyebiliriz. 42 mm’lik Apple Watch 1-2 saat , 38 mm’lik modele göre daha fazla pil ömrü sunuyor. Her gece şarj ettiğinizde (çok pratik bir şarjı var, sadece saati üzerine bırakıyorsunuz) ertesi gün hazır hale geliyor, gün içinde zaman zaman güç tasarruf modunda kullandığınızda da (sadece saati çalışıyor) şarjı oldukça yeterli oluyor.
Sonuç olarak; Saat kullanımının yerini telefondan saati öğrenmenin aldığı günümüzde saat alışkanlığı olmayanlar Apple Watch’u kullanırken biraz zorlanabilir. Ama kullanmaya başladıktan sonra şarja koyarken bile ayrılmak istemeyeceğiniz bir yardımcı.
31 Temmuz Cuma günü Türkiye’de de satışına başlanacak olan, spor yapmayı sevenler için muhteşem bir yardımcı, iletişimde yeni deneyimler sunan, hayatı kolaylaştırıcı Apple Watch’u herkese öneririm.
Sevgiler,
Başak
Etiketler:
38 mm,
42 mm,
akıllı saat,
Apple,
apple saat,
apple watch,
apple watch review,
fitness coach,
giyilebilir teknoloji,
inceleme,
iwatch,
mesaj,
nabız,
saat,
son teknoloji,
spor,
sport,
telefon,
unboxing,
watch
14 Mayıs 2015 Perşembe
Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar “Biz Mektup Yazardık” Sergisi’nde!
Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar
"Biz Mektup Yazardık" Sergisinde..... Ayrıntılar için tıklayınız
"Biz Mektup Yazardık" Sergisinde..... Ayrıntılar için tıklayınız
6 Mayıs 2015 Çarşamba
Biraz izin
Herkese merhaba, yeni bir eve taşınıyorum. Bu sebeple kısa bir süre bloguma yazamayacağım. En kısa zamanda görüşmek üzere... Bakarsınız ilk konumuz applewatch unboxing'i olur kim bilir?
8 Mart 2015 Pazar
MAMUT İLE YENİ YETENEKLERİ KEŞFETMEYE HAZIR MISINIZ?
Mamut Art Project hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız
18 Ocak 2015 Pazar
Whiplash
22 Şubat 2015'de düzenlenecek Oscar ödüllerine 5 dalda aday muhteşem bir film "Whiplash". En iyi film, yardımcı erkek oyuncu (J.K.Simmons), uyarlama senaryo, kurgu ve ses miksajı dallarında aday olan film özellikle herhangi bir enstrüman çalıyorsanız ya da Caz müzikten hoşlanıyorsanız sizi derinden etkileyecek. Imdb'si 8.7 olan filmin senaryosu ve yönetmenliği Daimen Chazelle'ye ait.
Filmin başrollerinde Miles Teller ve J. K. Simmons yer alıyor. Gelelim konusuna;
Annesinin bebekken terk ettiği ve aslında yazar olan ancak lisede edebiyat dersi veren babasıyla baş başa kalan Andrew, küçük yaşlarda bateri çalmaya başlar. Müzik onun için 19 yaşında en iyi müzik okullarından Shcarffer'a alınmasıyla bir tutkuya dönüşür.
Derslerinin dışında da sürekli bateri çalışmaya devam eden Andrew, okulun Caz duayeni hocası Fletcher'ın dikkatini çeker. Kısa sürede Fletcher'ın grubu "Studio Band"ın bir üyesi olur. Andrew ellerinden kanlar akana kadar çalışmaya devam etse de hocasına yaranamaz ve Fletcher'la psikolojik bir savaşın içine girer.
Fletcher bir müzik dehasını mı ortaya çıkarmaya çalışıyor yoksa dengesiz ruh halini öğrencilerine yansıtan ve onları intihara kadar sürükleyen manyak bir hoca mı? Cevap filmin sonlarına doğru belli oluyor
Her anı ayrı heyecan veren, muhteşem müziklerle zamanı unutturan, nefes kesen bir hikaye...
Mutlaka izleyin...
Sevgiler Başak
11 Aralık 2014 Perşembe
Roadie Tuner Gitar Akord Cihazı
Uzun bir aradan sonra merhaba sevgili okur. Sinüzit ameliyatım ve iyileşme sürecinin pek bir meşakkatli olması nedeniyle ancak yazabiliyorum. Bugünkü konumuz bir "Kickstarter" projesi ile piyasaya çıkan gitar akord cihazı ve onun uyumlu uygulaması.
Yaklaşık 1 yıldır, klasik gitar kursuna gidiyorum. Çalanlar bilirler akord sıcak hava, soğuk hava vs. bir çok nedenle bozulabilir. En kötüsü de yeni takılan tellerin akordudur. İşte bu muhteşem cihaz minimum eforla sizin kolayca akord yapmanızı sağlıyor. Kickstarter projesine katkı yaparak sipariş verdiğim cihaz elime ulaşalı 2-3 ay oluyor ama yazmak şimdi nasip oldu. Gelelim unboxing'ine;
Elektro, akustik, klasik gitarların dışında, ukulele, mandolin ve banjo akordu da yapan cihazın paketi
Paket içeriğinde, Roadie penasının olacağı da söylenmişti ama paketten çıkmadı
Cihaz, kullanım kılavuzu ve şarj kablosu
Cihazın alt kısmındaki soket şarj için ve üzerindeki ince uzun dikdörtgen buton da manuel akord için
Kırmızı bölümün ortasında bulunan siyah buton cihazı açma kapama tuşu
Ön kısmında bulununan bölüm, gitarın akord kulağına yerleştirilen kafa. Cihaz açıldıktan sonra Roadie Tuner Uygulaması bluetooth ile aktif hale getiriliyor ve öncelikle gitarlarınızı uygulamaya kayıt etmeniz gerekiyor.
Bunun için de önce "add instrument" seçeneğini tıklamanız,
kullanacağınız enstrümanı seçtikten sonra; örneğin klasik gitar
Kaç telli olduğunu seçmeniz (malum Fado gitarı gibi 12 telli olanları da var) gerekiyor.
Normal klasik gitar için 6 teli seçtikten sonra enstrümanınıza bir isim vermenizi istiyor ve kayıt işlemi burada bitiyor. Sonrasında ana menüden kayıt ettiğiniz cihazı (ben Basak's guitar'ı seçtim) tıklayarak akorda başlıyoruz.
Cihazı eşleyip, akord etmek istediğiniz teli seçip, Tune'u tıklayıp, ilgili teli cihazdan uzun bir "biiiip"sesi çıkıp açma kapama tuşu mavi renge dönene kadar arka arkaya çekiyoruz. Bu sırada cihazı sıkıca tutun çünkü kafa hızlıca dönüyor. Bütün telleri bu şekilde kolayca akord edebilirsiniz.
Eğer manuel olarak akord etmeyi tercih ederseniz ana menüden tıkladığınızda
Tellerin sırasına göre kırmızı noktayı ortalamanız gerekiyor.
Aldığım günden beni severek kolaylıkla kullandığım cihazı tüm gitaristlere şiddetle tavsiye ederim.
Sevgiler Başak
Etiketler:
akord cihazı,
gitar,
guitar,
kickstarter,
Roadie tuner,
tune,
tuner
17 Kasım 2014 Pazartesi
Standzfree Universal tablet standı
Merhaba, sizde benim gibi uykuya dalmadan önce tabletten kitap okuyanlardan mısınız? ya da, tabletinizi mutfağa taşıyıp, internetten yemek tarifi almayı çok mu seviyorsunuz? Bunları gün içinde sıkça yapıyor ama kolunuz, boynunuz mu ağrıyor, tabletinizi bir yerlere koymak zor mu geliyor? Bugün sizlere tanıtacağım Standzfree tablet standı sayesinde eliniz kolunuz, boynunuz ağrımadan tabletinizle saatler geçirebilirsiniz.
İşte benim Standzfree ile tanışma hikayem;
Kısa bir süre önce, yatakta tabletten kitap okurken, tabletimi burnuma düşürdüm. Acıdan gözümden yaş geldi resmen. Eşim artık bu böyle olmayacak, acilen bir stand bulmamız lazım diyerek, yerli-yabancı internet sitelerinden araştırmaya başladı. Kısa bir araştırmadan sonra Standzfree de kara kılıp siparişini verdi. Stand geldiğinde eşim yurtdışındaydı. İçindeki kullanma kılavuzu ile montajını kendim kolayca yaptım ve kulanmaya başladım. O gün bu gündür, ben hangi odaya gidersem, standımda benimle geziyor. Mutfakta yemek yaparken, yatakta kitap okurken, salonda film izlerken, gitar çalarken hep yanımda.
Gelelim unboxing'ine;
Kutu içeriği
Bükülebilir çubuk boy ayarı ve oturuş pozisyonunuza uygun şekil vermeyi sağlıyor
V şeklinde olan ağır ayak devrilmeyi önlüyor
Universal başlık, telefon ve her boyuttaki tablete uyumlu
Salonda kitap okurken
Gitar çalarken
Mutfakda yemek yaparken yeni yardımcım Standzfree
Artık boynum, kolum ağrımadan rahatça tabletimle çalışabiliyorum. Bana da bir tek kitap okurken sayfa çevirmek kalıyor (en kısa zamanda otomatik çevirici bekliyorum mucitlere duyurulur)
Sevgiler Başak
23 Ekim 2014 Perşembe
Portekiz Seyahati 3. Bölüm-Müzeler ve Tarihi Yerler
Güneşli bir Portekiz gününde yine evin arka tarafından kalkan 708 otobüsüne binip Oriente istasyonuna iniyoruz. Bu kez tren istasyonunun altından metroya binip şehrin tarihi ve turistik bölgelerini gezmek üzere önce Alameda istasyonunda iniyoruz. Yeşil hatta geçip Cais de Sodre de iniyoruz. Banliyö trenine binip 2 durak sonra Alcantara Mar'da iniyoruz. Burası bana Karaköy'ü hatırlatıyor.
Tejunun kenarında ilk olarak Keşifler anıtını gezerek turumuza başlıyoruz. Anıt "The Navigator" lakaplı Prens Henrique önderliğinde yazarlar, şairler, ressamlar, seyyahlar, matematikçiler, kaşifler, kaptanlar vs. 33 kişinin bir gemi modeli üzerinde okyanusa açılan Teju nehri kıyısında sıralanmaları ile tasvir edilmiş.
İçlerinde, Vasco da Gama, Bartolomeu Dias da var. Aslında hiç deniz seferine çıkmamış ama denizcileri ve kaşifleri yüreklendirmesi ve desteklemesi nedeniyle Prens Henrique en önde yer alıyor. Anıtın ön bölümünde büyük bir dünya haritası var.
Portekizli denizcilerin keşfettiği ve ele geçirdiği yerler belirtilmiş. Anıtın içine girildiğinde asansörle en üst kata çıkılabiliyor. Bu tur normalde 3 euro ama biz Lizbon kartla 2 euro vererek asansöre biniyoruz. Asansörle -1'e inerseniz kahve makinası, küçük bir dinlenme alanı ve wc'ler var. 6. kata çıkıldığında ise şehri tepeden görme imkanına sahip oluyorsunuz. Ayrıca aşağıdaki dünya haritası da daha güzel görünüyor. Anıtın ön tarafından bir kopyası da Brezilya'da olan Cristo Rei (Hz. İsa Heykeli)görülebiliyor.
Jerenimo manastırı da tepeden görülebilenler arasında. Bol bol fotoğraf çektikten sonra yolumuza devam ediyoruz. Küçük bir marina yolu bölmüş olduğundan tekrar yola doğru yürüyüp, Belem kulesine varıyoruz. Deniz kenarında büyük bir parkın en ucunda yer alıyor. Biraz ötesinde Portekizin ilk deniz uçağı sergileniyor. Belem kulesine giriş Lizbon kart ile ücretsiz. Kartınız yoksa Jerenimo manastırı, Belem kulesi, Arkeoloji müzesi için ortak indirimli bir bilet de satın alabilirsiniz. Francisco da Arruda tarafından 1514-1520 yılları arasında inşa edilmiş. Belem kulesi Teju nehrinin giriş çıkışını kontrol eden önemli bir kule olarak kullanılmış. Portekizde sık olarak göreceğimiz Manuelin tarzındaki bina, bir süre hapisane olarak da kullanılmış. 1983'de Unesco Dünya Mirası listesine alınmış.
Tejunun kenarında ilk olarak Keşifler anıtını gezerek turumuza başlıyoruz. Anıt "The Navigator" lakaplı Prens Henrique önderliğinde yazarlar, şairler, ressamlar, seyyahlar, matematikçiler, kaşifler, kaptanlar vs. 33 kişinin bir gemi modeli üzerinde okyanusa açılan Teju nehri kıyısında sıralanmaları ile tasvir edilmiş.
Keşifler Anıtı
İçlerinde, Vasco da Gama, Bartolomeu Dias da var. Aslında hiç deniz seferine çıkmamış ama denizcileri ve kaşifleri yüreklendirmesi ve desteklemesi nedeniyle Prens Henrique en önde yer alıyor. Anıtın ön bölümünde büyük bir dünya haritası var.
Dünya haritasının tepeden görünüşü
Portekizli denizcilerin keşfettiği ve ele geçirdiği yerler belirtilmiş. Anıtın içine girildiğinde asansörle en üst kata çıkılabiliyor. Bu tur normalde 3 euro ama biz Lizbon kartla 2 euro vererek asansöre biniyoruz. Asansörle -1'e inerseniz kahve makinası, küçük bir dinlenme alanı ve wc'ler var. 6. kata çıkıldığında ise şehri tepeden görme imkanına sahip oluyorsunuz. Ayrıca aşağıdaki dünya haritası da daha güzel görünüyor. Anıtın ön tarafından bir kopyası da Brezilya'da olan Cristo Rei (Hz. İsa Heykeli)görülebiliyor.
Cristo Rei Anıtı (Hz. İsa anıtı)
Jerenimo Manastırı (Keşifler Anıtının en üst katından görünüşü)
Berardo Müzesi
Belem Kulesi
Belem kulesinin içinden bir görüntü
Belem kulesinden çıkınca yakında kafeler var. Öğlen yemeğimizi yiyip, biraz dinlendikten sonra Jerenimo manastırı ile gezimize devam ediyoruz. Yapımına 1501 yılında başlanan manastır, Unesco Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Santa Maria kilisesi ve Arkeoloji müzesi ile bağlantılı. Müze ve manastır giriş Lizbon kartla ücretsiz. İçeride Vasco Da Gama ve seyahatleri sırasında yanında bulunan şair Luis Vaz de Camoes'in de mezarları bulunuyor.
Arkeoloji müzesi bizim arkeoloji müzemizle boy ölçüşemez ama görülmesi gereken yerlerden. Manastırın çok yakınında denizcilik müzesi var. Denizcilik konusunda bu derece ileride olan bir ülkenin olmazsa olmazı. Görülmesi gereken kocaman bir müze. Gezinizin bir kısmını mutlaka burayı görmeye ayırın. Giriş Lizbon karta ücretsiz. Eski gemi çanları, dümenleri, denizci kıyafetleri, haritalar, gemi maketleri, savaş gemileri vs. masal diyarında gezmek gibi.
Manastırdan düz devam edildiğinde ileride meşhur Belem Pastanesinin önünden geçiyoruz. Eşim girip birşeyler yiyip dinlenelim diyor ben Saray arabaları müzesini görmeden olmaz diyorum çünkü müzelerin kapanmasına kısa bir süre var; söylene söylene peşimden geliyor. Benim aklım Nata'larda kalmadı sanki, ölecem yorgunlukdan ama son müzeyi görmeden omaz. Biraz ileride solda Saray Arabaları Müzesi bulunuyor. Mutlaka görülmesi gereken müzelerden biri daha. Giriş Lizbon karta ücretsiz. 2 katlı müzede kralları, saray mensuplarını, elçileri vs taşıyan birbirinden süslü saray arabaları mevcut.
Vasco De Gama'nın mezarı
Manastırın girişinde bulunan kiliseden bir görüntü
Kiliseden bir görüntü daha
Manastırın avlusu
Denizcilik Müzesinin girişinde yine Prens Henrique karşılıyor bizi
Artık ayaklarımızda derman kalmadı ama meşhur Belem Pastanesine gitmeden dönülmez. Gelmeden önce çok methini duyduğum Nata'yı yemezsem olmaz. Girişte uzunca bir kuyruk var, bu paket olarak almak isteyenlerin kuyruğu biz onlara aldırmadan içeri dalıyoruz. İlk bölümde yer yok arka tarafta ikinci bir bölüm var kocaman bir yer ama biz zar zor yer buluyoruz. Garsonlar çok ilgili hemen kim yeni geldi, ne istiyor hazırlayıp süratle getiriyor. Zaten öyle olmasa herhalde kapı da bir de oturma kuyruğu oluşurdu. 2'şer Nata ve kahve söyleyip mekanı seyre dalıyoruz. 2 dk. olmadan geliyor sıcacık natalarımız.
Nata, tadı milföy pastaya çok benzeyen ama sıcak servis edilen çok lezzetli bir tatlı. 2 tane kesmeyince 2 tane daha söylüyoruz. Nasılsa dünyayı yürüdük kilo yapmaz diye kendi kendimizi teselli ediyoruz. Oh hem dinlendik hem midemiz şenlendi. Meşhur Nataların yapıldığı yeri görüp pastaneden ayrılıyoruz. Bi dünya yol yürüdük, bir sürü yer dolaştık ama inanın daha çok dolaşılacak müze ve tarihi yer var. Bizim gezdiklerimiz en bilinenleri. Akşam oldu ve biz çok yorulduk. Kalan yerleri vakit olursa gezeriz diyerek eve dönüyoruz. Fitbit'ime bakıyorum 25.000'in üzerinde adım atmışım, yorgunlukdan ölüyoruz ama gördüğümüz güzellikler için değerdi. Ertesi gün için planlarımızı yapıp ağrılar içinde uykuya dalıyoruz. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere....
Nata, tadı milföy pastaya çok benzeyen ama sıcak servis edilen çok lezzetli bir tatlı. 2 tane kesmeyince 2 tane daha söylüyoruz. Nasılsa dünyayı yürüdük kilo yapmaz diye kendi kendimizi teselli ediyoruz. Oh hem dinlendik hem midemiz şenlendi. Meşhur Nataların yapıldığı yeri görüp pastaneden ayrılıyoruz. Bi dünya yol yürüdük, bir sürü yer dolaştık ama inanın daha çok dolaşılacak müze ve tarihi yer var. Bizim gezdiklerimiz en bilinenleri. Akşam oldu ve biz çok yorulduk. Kalan yerleri vakit olursa gezeriz diyerek eve dönüyoruz. Fitbit'ime bakıyorum 25.000'in üzerinde adım atmışım, yorgunlukdan ölüyoruz ama gördüğümüz güzellikler için değerdi. Ertesi gün için planlarımızı yapıp ağrılar içinde uykuya dalıyoruz. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere....
Sevgiler Başak
Kaydol:
Yorumlar (Atom)




























